25 Eylül 2013 Çarşamba

13. İstanbul Bienali


Bakmadan Göremezsin, Görmeden Bilemezsin.
İtalyanca "her bir diğer yıl" anlamına gelen, en eskisi 1895'ten beri Venedik'te yapılan ve ülkemizde İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 1987 yılından beri 2 yılda bir gerçekleştirilmekte olan bienalin bu yıl 13.'sü düzenlenmektedir. Bienal insanı şaşırtır, ezber bozdurur; gidip bir bakmakta, görmekte fayda vardır.

14 Eylül 2013 cumartesi günü başlayan ve 20 Ekim 2013 pazar gününe kadar devam edecek olan 13. İstanbul Bienali'ni, bu yıl aşağıdaki beş ayrı mekanda ziyaret edebilirsiniz:
Antrepo no.3, Galata Özel Rum İlköğretim Okulu, ARTER ve SALT Beyoğlu (10.00-19.00 saatleri arasında Pazartesi hariç her gün); 5533 ise (Pazar günleri hariç her gün) açıktır.

Koç Holding sponsorluğundaki 13. İstanbul Bienali, en geniş şekilde kamuya açılmak ve daha çok izleyiciye ulaşmak amacıyla bu yıl ilk kez ücretsiz olarak ziyaret edilebilmektedir. Bienali gezerken ücretli rehber hizmetinden faydalanmanızı ve/veya mekan girişlerinde satılan bienal kitapçıklarından satın alarak sergileri gezmenizi tavsiye ederim.
Bienal, ruhu gereği şehrin çeşitli mekanlarına yayılması gereken bir etkinliktir. 9. İstanbul Bienali'ne kadar da bienaller için Aya İrini Müzesi, Yerebatan Sarnıcı, Süleymaniye Külliyesi, Feshane Binası, Darphane-i Amire, Kız Kulesi, Beylerbeyi Sarayı, Haydarpaşa ve Sirkeci Garları gibi İstanbul'un tarihi mekanları seçilmiştir. Ancak bianele turistik bir tanıtım havası kattığı, sanatçılar açısından kısıtlama yarattığı gibi gerekçelerle 2005 yılından itibaren bienaller için tarihi mekanlar yerine, canlı ve yaşanan mekanlar tercih edilir olmuştur.
İlk gittiğim bienal, 1997 yılındaki 5. İstanbul Bienali'ydi. Belki beni çağdaş sanatla (contemporary art) ve plastik sanatlarla ilk kez tanıştırdığı için, belki de aynı zamanda Aya İrini gibi büyülü bir mekanda gerçekleştiği için, ilk gezdiğim bienaldeki şaşkınlığımı hala unutamam. Toy öğrencilik heyecanıyla o zaman gördüğüm eserlerden birkaçının hafızamdaki yeri, belki son gezdiğim bienalden bile daha canlıdır; öyle ki, arkadaşım sanatçı Sibel Horada ile bir sohbetimiz sırasında, 16 yıl önceki bienalde gördüklerimizden bazılarını birbirimize tarif edebildik. Bunun üzerine ben de İKSV'ye gidip, hafızamdaki bu eserlerin arşivdeki fotoğraflarını buldum ve aşağıda sizinle paylaşıyorum; bu konudaki yardımları için Esra Çetinkaya'ya teşekkür ederim.